Meral Akşener'den Boğaziçi ve Ayşe Buğra eleştirisi - Şarköy Haberleri - Şarköy Haber

Meral Akşener'den Boğaziçi ve Ayşe Buğra eleştirisi

13-02-2021 | 22:45

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener partisinin grup toplantısında konuştu. Sözlerine Miçotakis-Anastasiadis görüşmesine tepki göstererek başlayan Akşener, esnafın sorunlarını, Boğaziçi Üniversitesi'ndeki protestoları ele alırken ve Prof. Ayşe Buğra'ya da destek verdi.
MİÇOTAKİS-ANASTASİADİS GÖRÜŞMESİ
“Sözlerime, Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ziyaretindeki sözlerine değinerek başlamak istiyorum” diyen Akşener, “Kendisi dedi ki; ‘Stratejik hedefimiz, Ada'daki Türk işgalini sona erdirmek.’ Beyefendinin, Yunanlı popülist politikacılara özgü bu çıkışı, esasında çok da şaşırtıcı değil. Bunların nicesi geldi geçti… Asıl önemli olan, bizim muhteremlerin ne diyeceği.
Ben yine de bu konuda gerekeni söylemek istiyorum. Sayın Başbakan; Siz bir türlü kabullenemeseniz de, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, müstakil bir devlettir. Haddinizi bilin. Biz sizin o stratejik hedeflerinizi, Megali Idea’larınızı, Enosis’lerinizi daha önce çok gördük” dedi.


“Bunlardan sonuncusuna ne olduğunu, milletimizin huzurunda size hatırlatmak istiyorum” diye sözlerini sürdüren Akşener şu ifadeleri kullandı:

“O stratejik hedefler doğrultusunda, Kıbrıslı kardeşlerimize yapılan mezalim üzerine, 1974'te "Ayşe tatile" çıkmış ve adada bayrak göndere çekilmişti. 15 Kasım 1983 günü de rahmetli Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş, yeni bir Türk devletinin kuruluşunu dünyaya ilan etmişti. E doğal olarak, olan da sizin stratejik hedeflerinize ve onun bayraktarlığını yapan dönemin cuntacıları ile siyasetçilerine olmuştu.

Unutmayın ki, bu tip stratejik hedefler Yunanlı siyasetçilerin kariyerlerine genellikle pek iyi gelmiyor. Benim size tavsiyem, ülkenizin sorunlarına odaklanın, boyunuzdan büyük konulara çok fazla bulaşmayın. Kıbrıs'taki, Türk işgali değil, Türk varlığıdır. Bunu da aklınıza kazıyın. Ama illaki aksini yapmakta ısrar ederseniz, biz yine buradayız. Her zaman bekleriz.”

“MİLLETİMİZİN SESİNİ DUYACAKSIN”


İYİ Parti lideri Akşener, “Bu iş böyle gitmez, Sayın Erdoğan. Seni o makamlara getiren milletimizin sesini duyacaksın. Pazarda, markette, hesabın içinden çıkamayan analarımızı göreceksin. İşsizliğin pençesinde, günü kurtarmanın telaşındaki çaresizlerimizi dinleyeceksin. Çok zor değil; yönettiğin Türkiye’nin acı gerçeğini, artık anlayacaksın. Yani aslında işini yapacaksın. Ya işini yapacaksın ya da ilk sandıkta çekip gideceksin” diye konuştu.

Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye çaresiz değil, milletimiz çözümsüz değil. Biz varız. Sen anlamasan da; ben, adliyede yolumu kesip, “Akşam ne yemek yapacağımı bilmiyorum” diyen annenin ıstırabını anlıyorum. Sen dinlemesen de; ben, Sakarya’da yanıma koşan, işletmeci kardeşimin feryadını duyuyorum. Sen umursamasan da; ben, Hendek’te, üç çocuğu da işsiz olan emekli babanın, yüreğindeki sızıyı dindirmek için çalışıyorum. Gerçekler ayyuka çıktı. Mızrak artık çuvala sığmıyor Sayın Erdoğan. Sen farkında olmasan da milletimizin sana ayırdığı sürenin artık sonuna geliyoruz.

“MİLLETİN GERÇEK GÜNDEMİ BU”

Son bir yılda, yüzlerce esnaf ziyareti yaptım. Borcu olmayan tek bir esnafa rastlamadım. İşçi çıkarmamış tek bir esnafa rastlamadım. Esnaf kirasını ödeyecek, elektriğini, doğalgazını ödeyecek, vergisini ödeyecek, çalışanının parasını ödeyecek, kredisinin taksitini ödeyecek. Bütün bunları ödeyecek, bir de kendi cebine para kalacak, onunla da ailesine bakacak…


Senin ısrarla görmek istemediğin, milletimizin yaşadığı gerçek işte bu. Kendini milletin efendisi zanneden Saray danışmanların, işi gücü bırakıp, her gün yeni bir yapay gündem üretmekle uğraşsalar da milletin gerçek gündemi işte bu.”

“NASIL YAŞACAKLAR?”

Esnafın sorunlarına değinen İYİ Parti lideri Akşener, “Nasıl olacak böyle Sayın Erdoğan? Bir ay geçti, iki ay geçti, üç ay geçti. Esnafımız haklı olarak bu ülkeyi yönetenlere soruyor, ‘Batmadan nasıl yaşayacağız?’ diyor. Cevap versene, nasıl yaşayacaklar Sayın Erdoğan?” ifadelerini kullandı.

“Sayın Erdoğan; Kasım ayından bu yana, sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Esnaf kardeşlerim, aylardır dükkanları kapalı halde bekliyor. Kimi, evini satıp dayanıyor. Kimi, arabasını satıp dayanıyor. Kimi, de borç üstüne borç alıp, ayakta kalmaya çalışıyor” diyen Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çıkıp diyorsun ki; ‘Salgını kontrol etmek için, hafta sonu herkes evinde oturacak.’ Esnaftan bu fedakarlığı istiyorsun. Tamam. Peki karşılığında, sen bu pandemiyi bitirmek için ne yapıyorsun? Mesela aşı stokladın mı? Hayır. 2 milyon esnafa, “sizi şu tarihe kadar aşılayacağım.” dedin mi? Hayır. Sağlık sistemi işlesin diye, birinci sırada sağlık çalışanlarını aşılıyoruz. Çok doğru. Okullar açılsın diye öğretmenlerimizi aşılıyoruz. Ne güzel. İşyerleri açılsın diye, esnafı niye aşılamıyoruz? Cevap yok… 2 milyon esnafın aşı maliyeti 100 milyon dolar. Ama, 2 milyon esnafı kapatmanın maliyeti, milyarlarca dolar. Bu basit matematiği bile yapamıyorsanız, bu işi bırakın gidin artık.


AŞI ELEŞTİRİSİ

Birçok aşının 3’üncü faz sonuçları açıklandı. Sonuçlar, aşıların, enfeksiyona karşı yüzde 100 olmasa da yoğun bakım veya ölüme sebep olan vakalara karşı, yüzde 100’e yakın koruma sağladığını gösteriyor. Senin görevin ise o aşıları bulup getirmek ve bir an önce getirmekti. Ama sen bunu bile beceremedin.

Minik ortağın Cinping Perinçek’e uydun, Uygur Türklerine yapılan zulmü görmezden geldin. Çin’e bu kadar yaranmaya çalıştın, ama daha yeterli sayıda Çin aşısı bile getiremedin. Biontech aşısını, Türk bilim insanları buldu. Türkiye’ye öncelik tanımak için ellerinden geleni yaptılar. Onu da getiremedin. Dostum, dostum diyerek gezdiğin Putin’den Rus aşısı da alamadın. Başarıya bakar mısınız? Yunanistan kadar bile aşı satın alamayan bir iktidar. İsrail’in aşıladığı kadar vatandaşını bile aşılayamayan bir yönetim anlayışı… Yazıklar olsun.


Hani dünya lideriydin, ne oldu Sayın Erdoğan? Lafa gelince, fırtınalar estirip, icraata gelince, ıslık çalıyorsun. Hariçten gazel okumaya gelince, en mahir sensin, milletin derdine gelince, araziye uyum sağlıyorsun. Senin için liderlik bu mudur Sayın Erdoğan?

Geciktiğin her ay, ülkemiz milyarlarca dolar zarara giriyor. 2 ay sonra turizm sezonu açılacak, turizm çalışanları aşı olamazsa, bu sezonu da kaybedeceğiz. Sense hala, abuk sabuk gündemler peşindesin.

Türkiye’nin, 165 bin doktoru, 200 bin hemşiresi var. 30 bine yakın eczanesi var. Bu ülkenin, günde iki milyon insanı aşılayacak kapasitesi var. Yetişkin nüfusumuzu, bir ay içinde aşılayacak kabiliyetimiz var. Hadi daha neyi bekliyorsun? Sen, oturduğun o koltukta ne işe yarıyorsun Sayın Erdoğan?”

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ PROTESTOLARI

Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Melih Bulu’nun atanması sonrası başlayan protestolara da değinen Akşener, “Sayın Erdoğan ve arkadaşlarının bu sıralar, milletimizin sağlığına, esnafımızın durumuna ayıracak vakitleri maalesef yok. Çünkü aşıdan ve esnaftan çok daha önemli gündemleri var. Biliyorsunuz kendileri bu günlerde, Boğaziçi’ne, kafasına göre atadığı rektör üzerinden, ortalığı karıştırmakla meşgul” diye konuştu.


Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu arada atadığı rektör de pek bir iddialı gerçekten… Diyor ki, ‘Ben Boğaziçi’ni dünyada ilk 100 üniversite içine sokacağım.’ Sayın Erdoğan’a sorarsanız, bu arkadaş gerçek bir liyakat abidesi. Çünkü kendisi, daha önce iki üniversitede daha rektörlük yapmış. Peki onları, bırakın dünyada, Türkiye’de ilk 100 içine sokabilmiş mi? Hayır. Yani, Sayın Erdoğan, bilmediği her konuda gösterdiği, o müthiş uzmanlıkla diyor ki; ‘Yıllarca Boğaziçi Üniversitesi’ni, Türkiye’nin en iyi üniversitelerinden biri yapan kadro, bu işi bilmiyor, kendi üniversitesini, Türkiye’de ilk 100 içine bile sokamamış Melih Bulu, bu işin uzmanı.’ Bu akıl dolu değerlendirme tanıdık geliyor mu? Çünkü biz bu filmi daha önce de izlemiştik. Hatırlarsanız, Damat Bakan’ı atadığında da kendisinden, bu arkadaşımızın ne kadar büyük bir ekonomist olduğunu dinlemiştik. Hani açıktan ekonomi dersi almıştı ya kendisi… Heyhat huylu huyundan vazgeçmiyor. Instagram fenomeni Damat Bakan gitti, şimdi ise damat aromalı rektör geldi.”


CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN’A PROF. AYŞE BUĞRA ELEŞTİRİSİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Boğaziçi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Ayşe Buğra’ya yönelik eleştirilerine tepki gösteren Akşener, “Biliyorsunuz Sayın Erdoğan kendisine saygı gösterilmesi konusunda çok hassastır. Kendisi Ak Parti genel başkanı olarak löm löm konuşup, Cumhurbaşkanı olarak da saygı görmeyi bekler. Ne var ki; bu saygıyı görebilmek için, önce Cumhurbaşkanı gibi davranıp, Cumhurbaşkanı gibi konuşması gerektiğini bir türlü anlayamadı. Bakın, hem Boğaziçi Üniversitesi’nin, hem de Türkiye’nin en değerli bilim insanlarından biri olan, Profesör Ayşe Buğra Hoca için ne dedi; ‘Türkiye’de, Soros’un adeta ofis temsilcisi olan birinin karısı.’ Sayın Erdoğan; senin bilimle, araştırmayla pek alakan yoktur ama, ben yine de anlatayım. Ayşe Buğra, her şeyden önce, çok kıymetli eserleri, dünyaca bilinen önemli çalışmaları olan, çok değerli bir akademisyenimizdir. Birçok başka alanın yanı sıra, Türkiye’de iş dünyası ile devlet arasındaki ilişkileri incelediği çalışmalarıyla da literatüre önemli katkılar yapmış önemli bir bilim insanımızdır” ifadelerini kullandı.

“Ama Sayın Erdoğan; her şeyin ötesinde, bir kadından, bir bilim insanından söz ediyorsun. Terbiyeli olacaksın. Efendi olacaksın. Bu sözler, devletin başına yakışmaz” diyen Meral Akşener, “Cuma namazı çıkışında abuk sabuk konuşup, abdesti gıybetle bozmak, bu ülkenin Cumhurbaşkanı’na yakışmaz. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Boğaziçi üniversitesinin 36 yıllık şerefli bir hocasını, Milletimizi gururlandıracak bilimsel çalışmalar yapmış bir kadını, hedef tahtasına koyamaz. Ayıptır. Günahtır. Sen eskiden siyasetin raconunu bilirdin. Hapisteki birinin ailesine laf edilmeyeceğini de bilirdin. Saray’a girdiğinden beri ne racon kaldı, ne nezaket kaldı, ne de izan kaldı. Yazıklar olsun” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli’ye yönelik eleştirilerini sürdüren Akşener şunları söyledi:

“Buradan, seni ve ortaklarını bir kez daha uyarıyorum. Ellerinizi kadınlardan ve gençlerimizden çekin! Suçsuz insanları, hedef göstererek siyaset yapmaktan vazgeçin! Biri çıkıp, sizin bu hedef gösterdiklerinize bir şey yapsa mutlu mu olacaksınız? Anadolu’nun bir köyünden, Türkiye derecesi yaparak üniversiteye girmiş olan bir evladımıza, biri, ‘bunlar zaten terörist’ diyerek bir şey yapsa, bunun hesabını kim verecek? Bu tavırla toplumsal barışı riske atıyorsunuz. Böyle devlet yönetilmez. Bu dilin sokakları nereye götüreceği belli olmaz. Bu yol, yol değil. Bu sosyal itirazı, kriz sürecinden çıkarıp, acilen iletişim sürecine çevirin. Ayrıca gençlere, ‘Başları ezilmeli’ diyen küçük ortağını da şiddetle, Başbuğ Alparslan Türkeş’i örnek almaya davet ediyorum. Rahmetliye, Deniz Gezmiş’in de aralarında olduğu 3 gencin, idam oylamasına neden girmediği sorulur. Başbuğ şöyle cevap verir; ‘Gençlerdi, şans tanımak lazımdı, ileride eylemden vazgeçebilirlerdi...’ Aynen böyle der. İşte size gerçek bir idarecilik dersi, sorumlu siyaset dersi! Başbuğ’un sözlerine bakınca, Şeyh Edebali’nin sözleri de benden küçük ortağına nasihat olsun; ‘Nereden geldiğini unutma ki, nereye gideceğini unutmayasın.’”

“RESTORAN VE KAFELERİ AÇIN”

İYİ Parti lideri Akşener, hükümete lokanta ve kafelerin açılması gerektiğini vurgulayarak, “Allah aşkına, ciro kaybının yüzde 3’ü kadar destek vermek ne demek? Siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz? Açıkladığınız destek, Avrasya Tüneli’nden bir günlük geçiş parası bile etmiyor. Sizin bu esnafla ne derdiniz var? E şimdi esnaflarımız haklı olarak soruyor: ‘Ak Parti İl Kongreleri tıklım tıklım, ses sistemi de harika. AVM’ler de zaten açık. O zaman neden restoranları kafeleri açmıyorsunuz? Restoranda, kafelerde üç-beş masaya müşteri alınca mı korona artıyor?’ Bu ciddiyetsiz anlayışı artık bırakın. Ya mağdur esnafın derdini çözecek doğru düzgün destek paketleri açıklayın ya da azaltılmış sayıda masayla, HES kodu kontrolü olacak şekilde lokanta ve kafeleri artık açın” dedi.

HÜKÜMET SİSTEMİ ELEŞTİRİSİ ve ANAYASA MESAJI

Meral Akşener, konuşmasında yine parlamenter sistem vurgusu yaparken, “Siz Sayın Erdoğan’ın, yine ve yeniden bir anayasa değişikliğini tartışmaya açtığına bakmayın. Biz, kendisinin zaman zaman ortaya attığı böyle yumaklara, artık alıştık. Henüz içeriği, niyeti belli olmayan bu teklifin ayrıntılarını ileride göreceğiz. Mevcut anayasayı bile uygulamak istemeyenler, bu tekliflerinde ne kadar samimiler, izleyeceğiz. Ama bizim için bu konu, bugünün konusu değil. Daha acil sorun ve ihtiyaçlarımız var. Biz onların çözümünün peşindeyiz. Bizim önceliğimiz, mutfaktaki yangın, çarşıdaki pazardaki feryat, işsiz gençlerimizin çaresizliğidir. Bizim gündemimiz, emeklilerimizin çilesi, sanayicimizin, işverenimizin sıkıntıları, çiftçimizin dertleridir.




ETİKET :  

Tümü