Milli Yol Partisi Trakya’da Teşkilatlanıyor
Milliyetçi Hareket Partisi(MHP) ve Büyük Birlik Partisinden (BBP)ayrılan isimlerin kurduğu Milli Yol Partisinin Trakya’da teşkilatında atamalar devam ediyor. Tekirdağ,Kırklereli ve Edirne il ve ilçe başkanlıklarına atama yapıldı.
Kendilerini “Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun dava arkadaşları” olarak tanımlayan isimlerden oluşanlar Milli Yol Partisini (MYP) kurmuştu. Genel başkanlığını Remzi Çayır’ın yaptığı Milli Yol Partisi Trakya’da teşkilatlanma yaparken Milli Yol Patisi Partisi Kırklereli İl Başkanılığına Muammer Kurtkaya,Milli Yol Parti Edirne İl Başkanlığına Arif Köroğlu, Tekirdağ İl Başkanlığına Ergin Kahya’nın atamaları yaptıktan sonra ilçelerde de Milli Yol Partisi İlçe Başkanlıklarına atamalar yapıldı.
Milli Yol Partisi Şarköy İlçe Başkanlığına Ceyhan Altay, Milli Yol Partisi Süleymanpaşa İlçe Başkanlığına Mehmet Çalışkan, Milli Yol Partisi Çorlu İlçe Başkanlığına Devrim Keleş, Milli Yol Partisi Hayrabolu İlçe Başkanlığına Remzi Dalkıran, Milli Yol Partisi Çerkezköy İlçe Başkanlığına Alaattin Yıldız, Milli Yol Partisi Kapaklı İlçe Başkanlığına Umut Açıkgöz atandı. Şarköy İlçesini ziyaret eden Milli Yol Genel Başkanı Remzi Çayır, yeni partisi Milli Yol’u kurma gerekçelerini anlattı.
“Milli Yol Partisi ile 61 ilde örgütlendiklerini belirten Çayır, siyasette süre sınırı getirilmemesi nedeniyle büyük sorunlar yaşandığını, “insanların kutsallaştırıldığını” söyledi.
Bir dönem Büyük Birlik Partisi’nde (BBP) Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan ve Muhsin Yazıcıoğlu ile siyaset yapan Remzi Çayır, sağda yeni bir parti kurdu. Çayır, Milli Yol Partisi için “Siyasete süre sınırı getirmek için yeni bir parti kurmaya karar verdik” dedi. Türkiye’de uygulanan cumhurbaşkanlığı sisteminin garipliklerle dolu olduğunu belirten Çayır, bazı partilerin iktidar taleplerinin olmadığına dikkat çekti. Çayır, partilerde yerleşik hale gelen ve birbirini seçen delege-genel merkez sistemine son verilmesi gerektiğini de savundu.
Çayır’ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
Yeni bir parti kurmaya niye gerek gördünüz?
Ülke kısır döngü içerisinde, toplum belli bir arayış içerisinde. İnsanlarımız rasyonel, umutlarına derman olabilecek, endişelerden uzak kalabilecek, hayatını kolaylaştıran, rahat bir yaşam süren, başkalarına el açmadığı bir sistem istiyor. Var olan partiler aynı ve kendi içlerinde demokrasi yok. Bu kurumların demokrasi vaatleri olmuyor. Tayyip Bey de dahil gücü elinde tutanlar büyük vaatlerle, umutlarla, büyük sözlerle iş başına gelenler bir süre sonra içe dönüyor. Sonra kendilerince kutsallıklar oluşturuyorlar, bu da bizim özgürlüğümüzü, insanca yaşama talebimizi kurban ediyor. Bu yapıda millete bir gelecek çıkacağını düşünmediğimiz için millete gerçeği ifade eden, var olan manzarayı olduğu gibi söyleyip gerçekçi, akılcı, uygulanabilen bir gelecek hedefi koyabilen bir anlayış oluşturmak istedik.
Remzi Çayır, partisinin yol haritasını açıkladı.
Mutlaka, bu topraklarda yaşayan herkesin demokrasiye ve evrensel insan haklarına, evrensel hukuka, evrensel yaşam değerlerine ihtiyacı var. Bakın evrensel yaşam değerlerine ihtiyaç var diyorum. Şu anda insanlar, başka bir insanın kendisine sadakat göstermesi, kendisini protesto etmemesi, verilenle yetinmesi için kutsallar oluşturuyor. Beşer kutsallar. Fakir fukaraya öbür tarafta cennet var, zengine de burada cennet var. Fukaranın cennetini tehir etme hakkını size kim verdi? Çile çek, yoklukla mücadele et, öbür tarafta sizi cennet bekliyor. Buna itiraz ettik. Burada da millete cenneti yaşatmak siyasetin ve devletin varlık sebebidir.
"TOPLUMU UYANDIRMALIYIZ"
Türkiye’de demokrasi istemek, devletin varlığı ve birliğine itiraz ile karıştırılıyor...
Toplum bilimi okuyanlar, devletin birlikte yaşamanın getirdiği bir organizasyon olduğunu bilirler. İnsanlar çoğalmaya başladıkça, İbni Haldun’un ifadesiyle asayişi sağlayan polisi, jandarması, hakkaniyet oluşturan bir mahkemesi ve yargıcı, dışarıya karşı taarruzları önleyen bir asgari sistemi oluşur. Bunlar devletli yaşamanın ihtiyacıdır. Elbette Türk geleneğinde devletli yaşamak bir özel durumdur. İnanç kaynağımızda da yeri var. Dolayısıyla devletli yaşama evet ama devletin bizi biçimlendiren, terbiye eden, kalıba sokan bir ödevi yoktur. Bize hizmet etmelidir. Daha iyi bir yaşam için düzenlemeler yapmalıdır. Böyle olursa anlamlıdır. Türkiye şu anda böyle bir anlayışın çok çok ötesinde. Devletin değil ama “milletin bekası” anlaşılabilir. Bunu millete yutturuyorlar. Senin bekan mı, devletin bekası mı, oligarşik yapının bekası mı? Toplumu uyandırmalıyız. Senin şerefinden daha önemli bir şey yoktur.
"SESİNİ YÜKSELTEN HAİN OLUYOR"
Onlardan biraz daha ilerideyiz biz. Kimse kusura bakmasın. Ben birey hak ve özgürlüğünün işin temeli olduğuna inanıyorum. Eğer bir yerde birey yoksa, kendini ifade etme özgürlüğü yoksa, hatta başkasına zarar vermeden demokratik bir hak olarak protesto etme özgürlüğü yoksa, düşündüğünü açıklayabilme özgürlüğü yoksa, orada demokrasi, insan hakkı, gelecek de yoktur. Adalet de zaten yok oluyor.
Bu itirazları şu anda anlayabilen bir iktidar var mı?
Aynı resme baka baka körleşir ya insanlar, şu anda bütün sözleri doğru bile olsa az buçuk sesini yükselten hain oluyor. Bunlar Türk siyasetinin kirli yüzü. Siyasetin bu yüzden değişime, dönüşüme uğraması gerekiyor. Bunu yapmaya çalışacağız. Bir kere siyaseti süreli hale getirmek istiyoruz. Türkiye’de başa gelen, bu gücü devam ettirebilmek için kendine yeni bir sistem oluşturuyor. Milletin meselelerini çözmek ikinci plana düşüyor. Bu süresiz siyaset hastalığı. Görev süresi belli olana karşı halkın tutumu farklı, görev süresi belirsiz olan krallara, tiranlara davranışı farklıdır. Bunun için süreli siyaset, Türkiye’nin çıkışıdır. Erdal İnönü’den başka kendi rızasıyla gitmiş genel başkan görülmemiş. Siyaset Türkiye’de rant, güç kapısı. Hizmet kapısına dönüştüremezsek parti ismi değişir, kişi ismi değişir, ahval değişmez. 1924’te, Mustafa Kemal Atatürk, mecbur olmadığı halde seçim beyannamesi yayımlamış. 5. madde nedir biliyor musunuz? Yıl 1923, “Adalet sağlanacaktır toplumda, kalkınma sağlanacaktır, liyakat kurumu sağlanacaktır, hayat pahalılığı sona erdirilecektir, demokrasi ve hukuk geliştirilecektir” diyor. Yıl 2025, 103 yıl geçmiş. Yeni kurulan partiler, muhalefeti iktidarı hatta 20 yıllık iktidar bile geliyor; “Ben yeniden adalet sağlayacağım, kalkınmada eksiklerim var ona devam edeceğim, hayat pahalılığını başaramadım, hayat pahalılığını sona erdireceğim” diyor. 1944 yılında Almanya, Japonya yerle bir olmuş. Şu an oralardaki siyasetçiler nelerden bahsediyor, biz nelerden bahsediyoruz?” Dedi.