ŞARKÖY'DEN LOS ANGELES'A BİR ŞEF HİKAYESİ - Şarköy Haberleri - Şarköy Haber

ŞARKÖY'DEN LOS ANGELES'A BİR ŞEF HİKAYESİ

07-05-2025 | 23:52

Şarköy, Mürefte’de doğup çok az İngilizce bilgisiyle yola çıkan Okay İnak, hayalini gerçeğe dönüştürdü. New York’ta, üç Michelin yıldızlı lüks restoran Eleven Madison Park’ta çalıştı ve şimdi Los Angeles şehir merkezindeki ilk restoranı Sora Craft Kitchen’da tüm işleri tek başına üstleniyor. Bennu Gerede, ELLE Man için onunla bir röportaj gerçekleştirdi.
Okay İnak 34 yaşında ve çocukluğundan bu yana hayallerinin peşinden koşuyor. Ailesi, Tekirdağ Şarköy’de çay bahçeleri ve küçük bir restoranın sahibiydi. İnşak, çocukluk yıllarını burada çalışarak geçirdi. Ancak asıl tutkusu denizdi. Güneşin altında dalış yaparken, zıpkınla avladığı yabani balıkları çıkarırken gerçek mutluluğu buluyordu. Bu balıklar daha sonra ailenin çay bahçesinde pişirilir, birlikte yenirdi.
Konfor alanını terk etmek gerçekten büyük bir cesaret ister.
Ortaköy’deki prestijli Japon restoranı Zuma’da şef olma yolunda ilerliyordun. Kalsaydın şef olacaktın ama sen bir risk alıp New York’a taşındın ve hayalin olan o lüks restoranda – Eleven Madison Park’ta – çalışma fırsatını kovaladın. Üstelik İngilizceyi akıcı şekilde konuşamıyordun bile.
Evet! Amacım her zaman Michelin yıldızlı bir restoranda çalışmaktı ve o zamanlar Türkiye’de böyle bir yer yoktu. Dil engelinin beni durdurmasına izin vermedim. Doktor olan eşim New York’ta bir iş teklifi aldığında, bu benim için hedefime ulaşmak adına mükemmel bir fırsat oldu. Bu bir işaretti. Onun fırsatı ve benim hedefim mükemmel bir şekilde örtüştü. Bu da beni cesaretlendirdi ve çok istediğim şeyi başarmaya karar verdim.
İşe ne olarak başladın?
Eleven Madison Park’ta işe komi olarak başlıyorsunuz ama tecrübenize göre kısa sürede kısım şefliğine geçiyorsunuz. Amaç, mutfakta her seviyedeki işi öğrenmeniz. Ben de komi olarak başladım. A’dan Z’ye oradaki şefler size her şeyi öğretiyor. Beni en çok etkileyen şey, en üst pozisyondaki şeflerin bile paspasla yerleri temizlemesiydi. Buna şahit olunca, yer temizliğinden tabak dizaynına kadar verilen her işi en iyi şekilde öğrenmeye karar verdim. Gerçekten inanılmaz bir hayat okulu oldu benim için, hayatıma yön verdi.
Orada paspas çekmekten tabak düzenlemeye kadar her işi en mükemmel şekilde yapma alışkanlığı kazandım. Bu sayede şu an restoranımda tek başıma her işin üstesinden gelebiliyorum. Belki de bu yüzden tek çalışmak beni hiç korkutmadı.
EMP’de beni en çok etkileyen kişi Will Guidara oldu. Oranın hem ortağı hem de genel müdürüydü. Onunla çalışmak muhteşem bir tecrübeydi. Adam o kadar alçakgönüllüydü ki mutfağa geldiğinde önce bulaşıkçıların elini sıkar, hâl hatır sorardı. Bunlara şahit olmam benim bakış açımı tamamen değiştirdi. Benimle konuşurken çok içten davranır, kendi kişisel deneyimlerini paylaşırdı. Bu, alışık olduğum bir şey değildi.
Covid döneminde kamyon şoförü olarak para biriktirdin – bu gerçekten bir başarı hikayesi! “Class A” ehliyeti almak ve kamyon şoförü olmak kolay değil; en zorlu sınavlardan biri. Bunu nasıl başardın?
Azim ve disiplinle deli gibi çalıştım. Zaten bitmek bilmeyen bir çalışma tempom vardır. O dönemde her yer kapalıydı. Ben de bu zamanı değerlendirmeye karar verdim ve kamyon şoförlüğü yapmaya başladım. Zaten evdeydim, yatağımın üstünde oturup çalışıyordum.
"MADISON PARK'TA KOMI OLARAK BAŞLADIĞIMDA EN ÜST POZİSYONDAKİ ŞEFLERİN BİLE PASPASLA YERLERİ TEMIZLEMESINE ŞAHİT OLDUM. BEN DE VERİLEN HER İŞİ EN İYİ ŞEKİLDE ÖĞRENMEYE KARAR VERDİM; BU NEDENLE ŞU ANDA AN RESTORANDA TEK BAŞIMA HER İŞİN ÜSTESİNDEN GELEBİLİYORUM"




ETİKET :  

Tümü