Gazeteci-Siyasetçi (Şarköy Haber Baş Yazarı DEVA Partisi Şarköy ilçe Başkanı) Cevat korkmaz, Akademisyen Mehmet Aslan, son dönemlerde dünyada ve Türkiye’de yaygın olan uyuşturucu konusunu araştırdı, ülkenin metamfetamin pazarı haline nasıl getirildiğini detayları ile yazdı.
2008’de başlayıp 2013’de sona eren 62 bölümlük Breaking Bad dizisi, dünya denilen büyük oyun masasında sadece kartların yeniden dağıtılmasına değil oyunun kurallarının değişmesine de yol açtı. Sadece ülkemizde değil, bütün dünyada resmen met amfetamin patlaması yaşandı. Breakin Bad davranış değişikliği yarattı. Bu değişiklik o kadar sarsıcı oldu ki, büyük çoğunluğu gençlerden oluşan milyonlarca insan ilk kez meth denilen felaketle tanışmış oldu. Elbette bütün sorumluluğu diziye mal etmek doğru değil. Yan etkenler de var ama lafı hiç dolandırmadan söylemek gerekirse ana etken dizinin kendisidir. Bu arada diziyi oldukça ilginç ve teknik açıdan son derece başarılı. Bütün zamanların en fazla izlenen dizisi… Ölümcül akciğer kanseri teşhisi konulan Walter White (Bryan Cranston) isimli kimya öğretmeninin, ölümünden sonra ailesinin rahat yaşayabilmesi için kimya bilgilerini kullanarak metamfetamin üretmesi üzerine kurgulanmış.Ancak işler bununla sınırlı kalmıyor.
Asıl sorun şu; dizide tamamen gerçek kimyasal reaksiyonlarla metamfetamin üretiliyor... Kullanılan kaplar, kaseler ve beherler bilimsel gerçeklerle tamamen örtüşüyor. Bir anlamda dizi bütün dünyaya meth üretmeyi öğretiyor. Breaking Bad’ın Türkçesi “Kötü Yol” demek.Ancak kötü yola düşen sadece Walter White değil, milyonlarca dizi izleyicisinin de bu yola sürüklediğini söylemek mümkün.Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının yayınladığı bir rapora göre Türkiye’de ilk metamfetamin yakalanması 2009 yılında gerçekleşmiş. Dizi 2008’de gösterime giriyor, bizdeki ilk vakaya ise 1 yıl sonra 2009 yılında rastlanıyor.
Sorulması gereken önemli bir soru var; bir dizi milyonları etkileyen sonuçlara yol açar mı?
Kendi deneyimlerimiz üzerinden bu soruya “evet” diyebiliriz.
Türkiye’de 15 Ocak 2003 tarihinde “Kurtlar Vadisi” adında bir dizi başladı. Dizideki milliyetçi söylemle milli değerlerin yeniden kodlanarak, “devlete bağlı” insan tipinin genetiği şekillendirilmiş oldu. Devlet onaylı popüler kültürel kodlar üzerinden bir kimlik oluşturuldu. Elbette ki bu yeni bir kimlik değildi ama tabana yayılmış ve mukavemeti artırılmış bir kimlikti. Dizideki milliyetçi söylem devletin bekâsı için ölmeyi ve öldürmeyi meşru kılan şiddet eylemlerini kutsayan bir profil inşa etmeyi amaçlıyordu. Bu da büyük ölçüde başarılmış oldu. Yeri geldi şiddet üzerinden biçimlendirilmiş yeni vatandaş tipolojisi parti binalarına saldırdı, yeri geldi memleketlerinden uzaktaki emekçi tarım işçilerine saldırdı… Faklı içerik ve amaçlara sahip olsa da, her iki dizinin amaçladığı şey etkilemek ve davranış değişikliği yaratmaktı.
Meth konusunda yapılan çalışmalar bize çok ilginç sonuçlar gösteriyor. Birleşmiş Milletler nezdinde faaliyet gösteren Uyuşturucu ve Suç Ofisinin uyuşturucu kullanımına ilişkin dünya genelini kapsayan araştırmaları bize ilginç sayısal veriler sunuyor. Ofis’in geçtiğimiz ay yayımladığı raporda1998 ile 2022’deele geçirilen amfetamin ve türevlerine ilişkin veriler paylaşıldı. Aşağıdaki tabloyu incelediğimizde meth kullanımında 2010 yılından itibaren oldukça keskin bir artış olduğunu görüyoruz. Uyuşturucu ve Suç Ofisi verilerine göre 2008 yılında dünya genelinde ele geçirilen metamfetamin miktarı yaklaşık 25 ton iken, son birkaç yıl içerisinde bu tutarın 400 ton seviyesine yaklaşarak 16 kat artmış.Türkiye geçmişten bu yana uyuşturucu konusunda bir geçiş ülkesi olarak tanımlandı; ancak işin içine meth girdiğinde biz transit ülke olmaktan çıkıp doğrudan pazara dönüştük.
Türkiye’nin uluslararası uyuşturucu pazarı ve metamfetamin kullanımı açısından ne durumda olduğunu Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Başkanlığın “2023 Türkiye Uyuşturucu Raporu”ndan görmek mümkün. Rapor oldukça net bir yaklaşımla Türkiye’nin metamfetamin konusunda transit ülke olarak görüldüğünü şu şekilde ifade etmektedir:
“17 Ocak 2022 tarihinde İstanbul Havalimanı kargo bölümünde gümrük birimlerimiz tarafından gerçekleştirilen Meksika kaynaklı Filipinler hedefli yaklaşık 250 kg metamfetamin ile 22 Ocak 2022 tarihinde yine İstanbul Havalimanı kargo bölümünde Meksika kaynaklı Çin hedefli 156 kg metamfetamin yakalamaları, ülkemizin coğrafi konumu sebebiyle metamfetamin ticaretinde transit ülke olarak görülmeye başlandığının ilk işaretleri olabilir”
Raporda Türkiye’nin transit bir ülke olduğu ifade ediliyor, ancak verilere bakıldığında Türkiye’nin sadece transit ülke olmadığını, aynı zamanda ciddi bir meth pazarına dönüştüğünü de görüyoruz. Emniyet’in adı geçen raporuna göre son 3 yılda Türkiye’deki methg tüketimine baktığımızda durumun ne kadar acil olduğunu anlaşılmış olur.
2022 yılında ele geçirilen 16 tonu aşkın meth ne durumda olduğumuzu göstermeye yeter. Paylaşılan verilere göre 2021 yılında ele geçirilen tutarın 5,5 ton olduğunu, bir yıl sonra 2022’de 3 kat artışla yakalanan tutarın 16 tona ulaştığı anlaşılıyor.Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisinin 2023 yılı raporuna göre dünya genelinde 367 ton metamfetamin ele geçirilmiş. Emniyetin raporuna göre aynı yıl içerisinde Türkiye’de ele geçirilen miktar 16,2 ton... Oranlandığında, dünyada ele geçirilen tutarın yaklaşık %5’inin Türkiye’de olduğu sonucu çıkar. Bu veriler, bizim gibi meth üretiminin yapılmadığı bir ülke için oldukça yüksek. BM’nin dünya genelinde ele geçen meth miktarına göre yaptığı sıralamada Türkiye’nin 8’inci olduğunu görüyoruz.1,5 milyara yaklaşan nüfusuyla Çin 7’inci sırada biz ise 8’inci sıradayız.Aşağıdaki tabloda 2021 ve 2022 yıllarında ele geçirilen meth miktarları var. 2022 yılında Çin’de 9 ton, bizde ise 16 ton meth yakalanmış. Bu rakamlar sanırım sorunun ne kadar ciddi boyutta olduğunu gösteriyor.
Aslında metamfetamin diziden 200 yıl önce de vardı . Tedavi amacı taşıyan amfetamin grubu ilaçlar1800’lü yılların sonlarına doğru bulunuyor. Dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu ve parkinson gibi hastalıkların tedavisinde kullanılması amaçlanıyor. Amfetaminin kimyasal bir türevi olan metamfetamin elde edilmesi de aynı yıllara denk geliyor.İlaçların kullanımındaki asıl patlama birinci dünya savaşı sürecinde yaşanıyor. Öyle bir hale geliyor ki, öncelikle Almanya, Japonya ve İngiltere gibi savaşan taraflarda amfetamin kullanımı, askerlerin sorgusuz, sualsiz, açlık ve yorgunluk hissetmeden ölüme koşmalarına yol açıyor.
İkinci dünya savaşının arka planındaamfetamin türü ilaçlarla deneye tabi tutulmuş milyonlarca asker var. Savaş süresince yükselen milliyetçi retoriğin sorgulamaya izin vermemesi nedeniyle bu ilaçlar acımasızca kullanılıyordu. “Azim hapları” (pep pills), “ilerle hapları” (go pills), hız veya yükseltici hapları gibi isimlere askerlere dağıtılan amfetamin grubu ilaçlar ikinci dünya savaşının en karanlık tarafıydı. Yaptıkları intihar dalışları birçok filme konu olan Japon kamikaze pilotlarınınasıl motivasyonu metamfetamin grubu ilaçlara dayanıyordu.Sadece Japonkamikaze pilotları değil, ikinci dünya savaşına taraf olan ülkelerin çoğunda pilotlar meth ile motive edilirdi.1937 yılında Alman bir ilaç firması tarafından Pervitin adıyla metamfetaminler üretilmeye başlanıyor. Bu ilaç bir yıl sonra da Çekoslovakya’nın işgalinde Alman askerlerine deneysel dozlarda kullanılıyor.Pozitif sonuçların elde edilmesi üzerine, 1939’daki Polonya işgalinde Pervitin’in kullanımı iyice artırılıyor. Metamfetaminle (Pervitin) bir anlamda zombileştirilmiş Alman askerleri bir ayda 100 bin Polonya askerini öldürerek ülkeyi tamamen işgal ediyor. Çok kısa sürede sonuç alınmasından dolayı Polonya işgali için yıldırım savaşı (Blitzkrieg) terimi kullanılır. İkinci dünya savaşı sırasında pilotlara yönelikpropaganda amacıyla kullanılan bir görselde şöyle diyor;
Pilotlar! Çok Fazla Görev Var? Havada Uyanık Kalamıyorum?
Amfetamin Al! Görselde özellikle emir/ komuta cümleleri seçilmiş. Buyurgan bir tonda ve daha büyük puntlarla; “Pilotlar! Çok Fazla Görev Var?”diye soruluyor. Hemen alt satırda daha küçük puntlarla “Havada Uyanık Kalamıyorum?”, “ne yapmalıyım” anlamında bir cümle geliyor. Buna karşılık yine buyurgan bir tonda “Amfetamin Al!” deniliyor Yapılan bir araştırmaya göre sadece ABD uyuşturucu pazarının büyüklüğü 150 milyar dolar olarak tahmin ediyor. Dünyaya ilişkin anlık istatistik veriler sağlayan web tabanlı Worldometers’a göre 2024 yılının ilk 8 ayında dünya genelinde uyuşturucu için 264 milyar dolar harcanmış. 2024’ün tamamı için bir projeksiyon yapıldığında dünya uyuşturucu pazarının büyüklüğünün 400 milyar dolar olduğunu söylenebiliriz.Bu rakam Türkiye gibi gelişmiş bir ülkenin yıllık ihracatının neredeyse 2 katı düzeyinde. Pasta bu kadar cazip olunca,pay kapma rekabetini engellemek neredeyse imkansız hale gelir.400 milyar dolar, gelişmiş olan ilk 30 devleti çıkardığınızda geriye kalan 200 ülkenin GSMH’sından daha yüksek bir tutardır. Uyuşturucu, ya da meth işinin mafyadan çok bir devlet faaliyeti olduğunu söyleyebiliriz. Bu bir tahmin de değil. Hatta bazı devletler meth üretimin teşvik edilmesi için bizdeki organize sanayi bölgelerine benzeyen alanların oluşturulmasını sağlayarak doğrudan uyuşturucu imal edilmesini destekliyorlar. Neticede 400 milyar dolarlık bir piyasadan bahsediyoruz. Daha net bir fikir vermesi için Afganistan üzerinden gidebiliriz. Afganistan’ın GSMH’sı 15 milyar dolar. BBC’ye göre ülkenin güneybatısında ve İran sınırına yakın lokasyonlarda 500'den fazla derme çatma "fabrikada" her gün 3 ton dolayında kristal metamfetamin üretiliyor. Bu faaliyetlerden ve haşhaş işinden Afganistan’ın sağladığı kazancın 6,6 milyar dolar olduğu söyleniyor. 6,6 milyar dolar, Afganistan’ın bir yılda yarattığı toplam gelirin %40’ına denk geliyor. Afganistan bazı ülkelerin yanında devede kulak kalır. 400 milyar dolarlık pazarın tahminen 100 milyar dolarlık kısmı Meksikalı karteller ile Meksika devleti tarafından kontrol edliyor. Amerika uyuşturucu tüketimi konusunda dünyanın en büyük pazarı. 150 milyar dolar büyüklüğünde bir pazar….Meksika devleti uyuşturucuyla mücadele konusunda hem homojen bir yapıda olmaması, hem de uyuşturucu işine bulan siyasi partiler nedeniyleinisiyatifi tamamen DEA’ya kaptırmış durumda. DEA Amerika Uyuşturucuyla Mücadele Dairesi’dir (Drug Enforcement Administration). Uyuşturucu konusunda CIA’den daha fazla yetkiye sahiptir. Bu yetki öyledir ki, uluslararası anlaşmalara bağlı olarak başka ülkelerde operasyon yapabilir.Bu operasyonlardan en önemlisi El Chapo lakaplı Guzman tarafından kurulan Sinola karteline yönelikti. El Chapo şu anda ABD’de cezaevinde. Geçtiğimiz temmuz ayında, yine DEA yönetiminde Texas eyaletinde yürütülen büyük çaplı operasyonda Sinola kartelinin “El Mayo” lakaplı lideri Zambada yakalanmıştı. DEA’nın yayınladığı son rapor, bütün bu güce ve yetkiye rağmen uyuşturucu konusunda ne kadar çaresiz kaldığının da bir göstergesi. Linkini paylaştığımız raporun en çarpıcı kısmı DEA’nın Amerika’nın 50 eyaletinin tamamında Meksika kartellerinin faaliyetinin olduğunu itiraf etmesidir. Tek bir eyalet dahi dışarıda tutulmuş değil. 50 eyaletin tamamında çok veya az düzeyde kartellerin faaliyetleri devam ediyor. RapordanTexas, New Mexico (Breakin Bad dizisinin geçtiği eyalet), Florida, California, Arizona gibi güney eyaletlerinin tam anlamıyla Meksikalı kartellerin oyun alanına dönüştüğünü anlıyoruz. DEA tarafından yayınlanan raporda çok ilginçbir değerlendirme var. Metamfetamin için aynen şu ifade kullanılıyor “Ucuz ve Ölümcül”. Raporda paylaşılan verilerden neden meth için “ucuz ve ölümcül” denildiğini anlıyorsunuz. Ucuz çünkü okul çocukları kendi günlük harçlıklarıyla bile satın alabiliyor. Ölümcül çünkü; yılda ortalama 30 bin kişi meth kullanımından dolayı yaşamını kaybediyor. Meth dünya için, Türkiye için olduğu kadar insanlık için de çok ciddi bir sorun. AMATEM’in hazırlanan Kent Sorunları ve Çözüm Önerileri raporda; “Kentte özellikle gençler, hatta ergenliğin ilk çağlarındaki çocuklar arasında yaygınlaşan uyuşturucu madde bağımlılığı sadece bugüne değil, kentin geleceğine de ipotek koyan ciddi bir sorun olarak” tanımlanmakta, gençler arasında yaygın olarak kullanılan uyuşturucu maddenin bir siyasal biçimlendirme aracı olduğu da ifade edilmektedir. 12-13 yaşlarındaki çocuklar tarafından kullanılan, hatta sağlık kuruluşlarına yapılan başvurulardan ev temizliğine giden kadınlar tarafından bile kullanılan meth sorununa kısa vadede çözüm bulunması kolay değil. Ancak gençlerin bu beladan uzaklaşması için, kullanımı en alt düzeye indirmek için elimizden ne geliyorsa onu yapmalıyız. Klasik deyimdir ama her birimiz bu işi asgariye indirmek için bir köşesinden tutmak zorundayız. Uyuşturucu genel olarak bir toplum için en büyük risklerden birini oluşturur. Ancak meth söz konusu olduğunda bu zararların katlandığını söylemek mümkün. Gençler arasında maalesef çok yaygın. Emniyetin raporuna göre meth kullandığı veya ticaretini yaptığı için 2022’de hakkında işlem yapılanların 78 bin kişi var.
Özellikle okul çocukları bu uyuşturucuyu kendi aralarında ''metin amca” olarak kodlamışlar. Bağımlılık yapma potansiyeli çok yüksek. Elde etmesi kadar, hazırlanması da kolay. Kimyasallar karıştırılarak iptidai laboratuarlarda bile üretilebiliyor. “Kristal”, “buz”, “ateş” de deniyor. Etkisi kokaine benzediği için “fakirin kokaini” diyen de var. Yani işin en bela kısmı bu ölçüde yaygın olması, kolay temin edilmesi ve diğerleriyle kıyaslandığında ucuz olması… Meth sorunun tamamen çözülmesinin kolay değil; ancak bu konuda toplumda belirli bir duyarlılığın olduğunu söylemek mümkün. Emniyet’in 2023 raporuna göre meth kullanımından yaşamını kaybedenlerin sayısı 2017 yılında pik yaparak 941 kişiye ulaşıyor. Sonraki yıllarda ise ölüm sayılarında önemli azalışlar görülüyor. En son 2022 verilerine göre meth kullanımına bağlı olarak yaşamını yitirenlerin sayısı 246 olarak tespit edilmiş. 2017’den 2022’ye kadar ölüm sayılarda %70 düzeyindeki azalma çok önemli bir gelişme olarak kabul edilmeli. Yine aynı rapora göre meth kullanımına yönelik ciddi bir mücadele verildiği de anlaşılıyor. Kayıtlara göre 2020’de 34 bin, 2021’de 58 bin ve 2022’de 78 bin meth olayı hakkında işlem yapılmış Ölüm sayılarında azalma olması çok önemli; ancak kayıtlara giren işlem sayılarının 100 binlere doğru yükselmesi kullanımın, dolayısıyla da kullanıcı sayısının arttığıgösteriyor. Uyuşturucuyla mücadele onlarca cephede birden savaşmayı gerektirir. Mesela projeler üzerinden farkındalık oluşturmak, toplumun her kesimine ulaşmak, seminerler ve konferanslar düzenlemek, okullarla işbirliği yapmak, ülkeye tamamlanmış meth girişini engellemek yanında hammadde girişini de kontrol altında tutmak, internet üzerinden edinme olanağı bulunan eczacılık ürünlerini tespit etmek… Kısacası bu meseleyle ilişkili her bir cephede mücadele vermek gerekir. Türkiye meth konusunda dünyanın en büyük 8’inci pazarı olduğu için tehlikenin merkezinde yer alıyor. Meksika kartelleri için ülkemiz en önemli transit noktalarından biri kabul ediliyor. 2022 yılında İstanbul havalimanında yakalan 250 kilogram metamfetamin aynı zamanda ele geçirilen en yüksek miktarlar arasındadır.Yine Meksika’dan Çin’e ulaştırılması hedeflenen 156 kilogram meth de yakalanan yüksek miktarlar arasındadır. Her iki olay Türkiye’nin transit olarak kullanıldığını gösteriyor.Türkiye için hep coğrafi konumu açısından stratejik bir ülke olduğu söylenir. Ne yazık ki uyuşturucu tedarikçileri de bu konuda bizimle hem fikir. Ülkenin coğrafi konumunu değiştiremeyeceğimize göre, yapmamız gereken uyuşturucu geçişlerine ilişkin önlemleri artırmak. Biz şu ana kadar Meksika’dan kartellerden bahsettik ama meth üretimi açısından Meksika’nın da önünde olan başka bir ülke var; Tayland... Tayland’ın eğlence turizmin merkezi olması meth benzeri uyuşturucuların ülkeye gelen turistler tarafından kullanılmasını sağlıyor. Aslında sadece Tayland değil, Tayland’ın merkezinde yer aldığı üçlü paketten söz etmek gerekir. Bu üçlü Tayland, Myanmar ve Laos’dan oluşur. Her üç ülke de tamamen devlet destekli olarak fabrika boyutundaki meth üretme merkezlerini ülkenin neredeyse her tarafına yaymış durumdalar. Batıda Meksika, doğuda ise Tayland, Myanmar (eski Burma) ve Laos tam anlamıyla metamfetamin üretim habitatını oluşturur.Uzun yıllardır pirince bağımlı bir ekonomi olan Myanmar meth merkezine dönüşmüş durumda. Ülkenin orta kısmında yer alan Şan Eyaletinde meth üretiminde patlama yaşanıyor Her üç ülke de devletin desteklediği bir faaliyet olarak üretimi sürdürmektedirler. Seks ve eğlence turizminin merkezi olan Tayland, ürettiği ilaçların önemli bir kısmını ülkeye gelen turistler üzerinden tüketiyor. Bu üçlünün meth pazarına hakim olmak için kendi aralarında güçlü bir rekabeti de söz konusu. Özellikle Tayland’da daha kaliteli meth üretmek için kurulmuş ve devlet tarafından desteklenen son derece modern üretim tesisleri yaygınlaşmıştır. Türkiye son zamanlardaki yozlaşmaya rağmen yine de kurumsal bir ülke olarak tanımlanabilir. Biz genel olarak uyuşturucu meselesinden söz etsek de özel olarak, gençlerimize yönelik ciddi bir tehdit oluşturduğu için de metamfetamin üzerinde durduk. Aksi takdirde üzerinde durmadığımız bir Kolombiya meselesi var ki, orada kurumsallık da, devlet ciddiyeti de resmen yerlerde sürünüyor. Kolombiya ve kokain meselesinde yerli ve milli kartellercirit atıyor ama dediğimiz gibi başka bir zaman detaylı konuşulması gereken bir konu bu.
Uyuşturucu, özel olarak da Metamfetamin üzerinde durmamızın temel nedeni gençlerimize, yani geleceğimize yönelik tehdit içermesindendir. Meth bağımlılığına yakalanmış kişiler sadece kendi yaşamlarından vaz geçmiyor, başka yaşamlar için de risk oluşturuyor. İstanbul Bağcılar’da annesinin başını kesip balkondan atan bağımlıyı düşünün. Bir insan bundan daha kötü nereye düşebilir. Bingöl’de 9 kişiyi bıçaklayan ve 4 kişinin ölümüne yol açan bağımlıyla ilgili videoyu izlemeye yürek dayanmaz. Bağımlı kişi, arkasından yaklaştığı ve hiç tanımadığı genç bir insanın boynuna bıçağı öyle akıl almaz bir hınçla indiriyor ki, tarif etmenin imkanı yok.
Daha birkaç gün önce Urfa Bozova’da otostop yapan birini aracına alan 24 yaşında gencecik bir öğretmen katledildi. Aracına aldığı madde bağımlısı kişisilahı çekip genç öğretmeni katlediyor.Yine geçtiğimiz hafta Tekirdağ'ın Süleymanpaşa ilçesi Belediyesi'nin CHP'li Meclis Üyesi 31 yaşındaki Mustafa Can Ekiciler, madde bağımlısı oldukları belirtilen3 kişilik bir grubun saldırısına uğradı ve gruptan birinin silahından çıkan kurşunla yaşamını yitirdi. Bizim bütün bu yitip giden yaşamlar için sorumluluğumuz var ve önünü almak için elimizden ne geliyorsa onu yapmak zorundayız.